Nirengi noktası ise gelmiş geçmişlerin en iyilerinden bir resim dehasının yaşamı, sanat ile bugün de sürüyor demektir.
Ölümsüz, sözü yer alır konuşmalarda, kimi olaylar ya da kimilerinin dünyasal varlıkları için.
Değerli İzleyici,
Siyaset, sanat, kişileri olduğu gibi, inanç ve din açısından kimi durumları, olguları toplumlara onaylatan ve toplumları yönlendiren kişiler de ölümsüzlük zırhı ile donatılır.
Örnekse İsa/Jesus ve Buddha da bunlardandır. İnanç ve din açısından ölümsüzlük konusu her zaman her yerde vardır.
İster Jesus, ister Buddha bu mavi gezegenin sonuna dek bazı insanlar için ölümsüzlükleriyle insanlığın bellek dağarında yaşayacaklar. Belki, insanlık başka gezegenlere de taşıyacak, götürecektir onların ölümsüzlüklerini.
Sanat okulları bir yanlarıyla, 'talep arz' yasalarına göre şekillenir ve sürer ve moda dalgalarına göre ilerler ya da bir süre için sahneden iner ve belki geçici olarak bellek siler.
Bu okullar yenilik adı ile yerlerini başka akımlara bırakırlar.
Genel açıdan sanat, akarsu yatakları gibi, böyle bir diyalektik gerçeklik yatağında, akar gider. Su kaynakları kuruyunca, su tükenince ırmak adı alan olgu da yok olur.
Sanat da böyledir! Işıltılı sanat okullarının en önde gelenleri de tek tek tozlu müze depolarında yer bulurlar yavaş yavaş.
Anders Zorn da sonuç olarak ‘naçiz vücudu’ ile doksan yıl önce dünyanın çilesini çekmekten kurtulmuş... Anders Zorn konusunda yaptığımız yayının bir nedeni de ortaya çıktı.
Zorn için gerçek yaşam olan, sanatı ile soluk alıp vermesi ise sürüyor. Bu nasıl oluyor, diye bir soru geldi!
Sanatın ölümsüzlüğü çok tartışılır! Ölümsüzlük tanırılara özgüdür, diyenler de vardır. Ne eksik ne fazla, sanatın ölümsüzlüğü, insanoğlunun ölümsüzlük sınırları kadardır.
Sevgi, içtenlik...
Tekin SonMez, 7 Şubat 2011, Stockholm
İlk resim; Emma Zorn (1894) olja duk 128 x 87
ikinci resim; Kol Margit, 1901, olja, Nationalmuseum, Stockholm
Üçüncü resim; I Eldhuset, 1906, olja 120 x 90, Zornmuseum
Dördüncü ve son resim; Brödbaket (1889) olja