16 Ocak 2010 Cumartesi

İsveç’te işkolu olarak ilk kitap basımevi 1725’te Stockholm ile tarihlenmiş; On üçüncü yazı

Officina Typographica, Latince. Türkçesi kitap basımevi, demektir.

1800 başlarında İsveç’te değişik kentlerde, böyle otuz beş kitap basımevi serbest girişimcilikle ve yeni zanaat olarak ticaret sahnesinde yer alır.

Bunlardan on üç tanesi Stockholm yükseliş tarihini parlak günleriyle yaşamış.

Değerli İzleyici,

Kristal kar elmasları ile ağaçların sarmaladığı bu soğuk günlerden geçerken, kimilerine sıkıcı görünen tarih konusunu unutalım.

Bununla birlikte İsveç’te ileriye dönük evrilmenin kilometre taşı olan kitap basımevi konusunu bir izlek tema olarak yedekte tutalım ve kısaca bakalım bir yandan.

Kitap sevmezlere inat, kitap, kitapçılık hem güncel/popüler olgudur ve tüm anti/kitapçı potansiyel güçlere karşın bugün yine de gündem belirliyor, yarışta pek çok şeyle atbaşı gidiyor ve bu direngenliği ile kitap, kitleleri yönetme sevdasıyla yaşayanların canlarını sıkmaya devam ediyor bir yandan. Bakın, konuyu işte böyle bir yerden tutamayız!

Tutsak bile taşıyamayız bugün için. Şöyle bakalım konuya; iyi de bir hamle olarak hayatımıza ne kattı kitap? Bunu da bırakalım!

Kağıtsız bir dünya tasarımı hızlansa ve en umulmadık yerlere bu yöntemle ulaşabilse de insan, kitap severlerdeki dokunma duyumu çok ayrı bir dünya ile yaşıyor bugün de. Nasıl, iyi mi? Evet, ilerleyelim!

Şimdi kısa kısa notlar düşmek ve İsveç kitap dünyası ile ortak bir kulvar koşusu tutturmak ve ortalama bir yerden bu konuya bakmak nasıl olur? Bakın, İsveç’te ilk kitap basımı binası 1725’te Stockholm ile tarihlenmiş. Evet! Bu iyi!

Bu kulvarda ilerliyoruz bugün. Burada 1830’larda görülen küçük bir işletme. El kumandalı baskı makinesi işlemi ile günümüze dek gelen bir örnek sunumu ilkin. Sonrasını izleyici kendi imge dünyası ile belirler.

O dönem serbest tecim alanında yeni bir girişim, bir aile basım ve ciltevi burası. Kapıda asılı duran “Officina Typographica” tabela yazısı, o sıra moda olan Latince.
Türkçe kitap basım evi demek.

'Cendere' denilen alet sağda. Bir aile işyeri müşterilerine yeni bir zanaatolarak basım, cilt gibi konularda 1830’larda hizmet veriyor.
1800 başlarında İsveç’te böyle otuz beş kitap basımevi var.

Bunlardan on üç tanesi Stockholm’de kitap yayımı ve cilt evi olarak hizmet vermiş ve kültürel etkinlik göstermiş.

Günümüze ulaşan en küçüklerinden birisinin takım, tezgah, 'alet ve edavat' denilen avadanlıklarını birlikte izliyoruz burada. Bir ek de şu; kuyumcu olan Gutenberg’in geliştirdiği matriks teknikli basım makineleri, Batı Avrupa'da ilk kez 1440'larda kullanılır.

Bir de 'kitap' izlek/tema olunca, ortaya çıkan imgelem/hayal dünyası var! Bu da sizinle oluşan, sizi ya içine katan ya izleyici olarak tutan, seyirlik bir sahnedir ki; anılı temaşanız hoş olsun.

Kitap imgelemi yüklü bir hayal perdesi için, tarafınızdan seçilmiş özgün bir an, kısa bir kesit yoksa rüya gibi geçen ömrünüzde, bir öneri var; bir kitaba parmak uçlarınızla dokunun, bakın bu da yeter...
Sevgi, içtenlik...

Tekin SonMez
Stockholm, 16 Ocak 2010