7 Aralık 2011 Çarşamba

Therese Alshammar och SvD:s Bragdguld... Therese'ya SvD Gavetesinin yılın sporcusu altın madalyası verildi...

Bu blog genelde tarih alanı değil. Tarihle bağıntılı olan konular sunuluyor burada.

Bugün spor öne çıkacak.

Therese Alshammar yılın sporcusu olarak altın madalya aldı. Bu konu beni iki açıdan çekti. Bu satırların yazar lisanslı atletizm yaptı. Erzurum Palandöken Spor Klubu lisanslı atleti olarak koştu.
1953 – 1955 yılları böyle coşkulu bir kulvarda yaşam deneyimi oldu onun da.

Çeken ikinci neden ise, İsveç’te uzun yıllardır, Therese Alshammar’ı gazetelerden izliyorum.
Müthiş bir yüzücü. Bunun için yaratılmış. Daha önce neden bu ödül verilmedi? Bilmiyorum!

İstanbul’da 1999, 50 m frisizm, 4x100 m frisizm gümüş kazanmış. 4x100 m frisizm (serbest) altın almış aynı yıl yine İstanbul’da.

Dünyanın her yerinde onu görebiliyoruz. Altın madalyalara doymamış. Gümüş aldığı zaman gözyaşları olmuş. Fakat yılmamış.

Bu yılın sporcusu madalyası belki de abartılacak şey değil kimileri için.

O kadar sayısız altın madalyası var ki! İstanbullu yüzücüler anımsayacaktır.

Bu altın madalya bir gazetenin, saygın bir gazetenin SvD, Svenska Dagbladet adlı gazetenin her yıl verdiği bir ödül. Juri bir saat süren tartışma sonrasında Therese uygun görülmüş.

Beride değindim, bana göre gecikmiş bir değerlendirmedir. Daha önceden de alabilirdi bu madalyayı.

Bu gecikme yüzme dalı olduğu için belki de! Bu ülkede daha çok kar ve kış sporları kitlesel ilgi çeker. Şimdi ne oldu?

Şu oldu! Çocuklar, biz de Therese olacağız, diyorlar.

Ben her zaman her olayın arka planına bakarım. Yükseklere çıkan kim? Arkasında olagelen hangi pozitif faktörler onu oraya hazırladı, diye sorarım.

Düşüşler de böyledir! Therese’nın (34 yaşında) arkaplanında kim, kimler var, diye bakalım! Hangimizin annesi, çocuk ve yetenek konusunda kafa yordu, bilmiyorum. Babalar unutulmasın!

Babalar da bu konuda mihenk taşına vurulabilir! Tanıdığım yetenekler arasında, anneleri ve babaları tarafından yetenekleriyle ihmal edilmiş çocuklar oldu.

Bu satırların yazarı şiir yazıyor ve atletizm yapıyordu. Babası her antreman sonrası gülerek ona şunu söyledi. "Napolyon ne dedi, üç defa para para para... Paradan haber ver oğlum!" O da o koşullarda haklı olabilirdi!

Anne Bibi Alshammar Blomberg, kendisi de yüzücü ve ortalama kariyeri var.

Therese olayında ilginç olan nedir? Anneler ve kızlar arasındaki olumsuz çekişme ünlüdür çokluk. Çok az anne ve kızı arasında uyumlu bir arkadaşlık gördüm.

Fakat burada çok olumlu bir durum var. Anne Bibi, kızı Therese’nın ön modeli olmuş. Bu bir saygı ve sevgi yansımasıdır. Çalıştırıcılar da var ve bu ülkenin sağladığı olanaklar da... Bunlar yadsınamaz.

Sonuç olarak şimdi ne oldu, diye sordum. İsabelle Nordlinder (10 yaşında) 600 çocuk adına konuşuyor “biz de Therese olacağız,” diyorlar.

Burada su ile oynayan üç dört yaşlarında Therese, bugün dünya markasıdır yüzmede, çocuklar için olumlu örnektir.

Babası konusunda bir şeye rastlamadım. Mutlaka bir babası da olmuştur. Yeni araştırmalar, "anne" diyorlar.

"Anne, karar veren o," diyen bilimsel açıklamalar var.

Çok güzel, içli ve derin tınıları olan bir ses tanıdım. O sesi işittiğimde aklım gidiyor. Annesi onu konservatuara götürmekten erindiği için, bu çocuk sesini eğitemedi. Oysa o ses opera sahnelerini titretebilirdi. Yitiren kim? İnsanlık!

Anlaşılan şu ki, anne Bibi gerçek bir annedir ve 30 yıl boyunca, kızı Therese'in yürüdüğü taşları döşemiştir.

Bu döşenen taşlar sabır, hoşgörü ve sevgi içerir.

Çocuğunun başarılarını gören ve bunu çocuğuna söyleyen, güzel sözleri esirgemeyen bir annedir o. İşte emeğinin karşılığı ortada. Çocukları insanlığa kazandırdıkları için yaşasın böyle anneler...

Sevgi içtenlik...

Tekin SonMez, 7 Aralık 9 2011, Stockholm