29 Şubat 2012 Çarşamba

İsveç Kralı Carl XVI Gustaf'ın bir torunu oldu. Tacın varisi Bayan Victoria’nın bir kızı oldu ve monarşi hayranları sarayın önünü doldurdu...

Krallar da kraliçeler de ilkin doğarlar, sonra ölürler...

Bazan bir konuda, bir olayda o tarihin sonu geliyormuş gibi bir etki alırız, bir duyguya kapılırız.

İsveç’te olun, nerede olursanız orada bu duygu başka başka konularda ve olaylarda gelir bulur kişiyi. Bireysel yaşam da böyledir. Aşağıdaki karede bulunan kız çocuğu, İsveç tahtının varisi Bayan Viktoria'dır. Bakın nereden nereye...

Böyle fotoğrafları görünce, birden yaşlandığınızı, eskisi gibi koşmak ve hızlı yürümek gibi fiziki edimlerin bireylik yaşanızın tarihinde sonu geliyormuş sezgisine varırsınız.

Çiğneme engelleri nedeniyle lokmalar zor yutulur, gözlük olmadan gazeteye bakılamaz ve sözcükler hızla değil tek tek pirinç taneleri gibi minnacık dokulur ağızdan.

Üstte izliyoruz. Bugünkü Kralımız Carl Gustaf da bir gün böyle (1946) doğmuş ve eski kral büyükbaba V Gustaf’ın kucağında ve o günün kralı babası VI Gustaf’ın (sağdaki) bakışları altında ve amca Gustaf Adolf’un ayakta durarak katıldığı törende kutsanmıştı. Geriye ne kaldı? Evet!


İsveç'de bir şeyler oldu, galiba. Tarih, hem kendi gündemini diyalektik olarak sürdürüyor hem de kimi bireylerin ve toplumlarun tarihlerini de sessizce usul usul hazırlıyor.

Sağdaki fotoğrafta monarşinin simgesi bugünkü Kral, o günkü genç Carl XVI Gustaf 1973’de taç giyme töreninde.


İlkin ne oldu? Bir sıralama yapalım. Monarşiyi sürdürmeye kararlı bir kesim İsveç halkı, saltanatın devamını sağlayacak Bayan Viktorya’nın ileride taç giyecek ilk çocuğu doğduğu için sokağa döküldüler.

Böye işte monarşiye hayranlıkla ve sadakatla bağlı bir kesim de var İsveç’de. Bu denli demokrasi aygıtlarından çok, birey olma sürecine, Avrupa’nın son vagonuna atlayarak giren İsveç tarihi, bununla birlikte monarşiyi sürdürme isteği ile dolup taşan bir kesimi de bağrında saklıyor, koruyor.

Nereye dek? Bilen yok! Fakat tarihin tekerleği o konuda bir gün duracak, tıpkı, çiğneme engelleri olan yaşlı bir insanın lokmaları yutma zorluğu gibi bir sendeleme ile bir nokta gelecek. Yaşamın eytişimi getirecek bunu ister istemez.
Tacın varisi Bayan Victoria’nın bir kızı oldu ve monarşi hayranları sarayın önünü doldurdu. Bu demektir ki topumsal tarihin tekerleği bir gün, bir yerde, birileri için, bireylik tarihininin tekerleğini de durduracaktır. Yaşayan görür.

Aslı şudur, bir yerlerde bir şey dururken bir şey de başlar...

Sevgi, içtenlik...

Tekin SonMez, 29 Şubat 2012, Stockholm